içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

İSTANBUL DEPREMİ İÇİN ÇIKARIMLAR VE STRATEJİK ÖNERİLER

Depremler, yer kabuğunda biriken enerjinin aniden açığa çıkmasıyla oluşan doğal olaylardır ve ciddi can ve mal kayıplarına yol açabilirler. 
Bu nedenle, depremlerin yer hareketine etkileri, titreşim karakteristikleri ve yapılar üzerindeki olası etkileri mühendislik açısından sürekli olarak araştırılmaktadır. 

Patlatma kaynaklı titreşimlerin çevresel etkilerini izlemek amacıyla İstanbul Çekmeköy Hüseyinli’de bir binaya ve camiye kurulan 7/24 kayıt alabilen özel bir cihaz, tesadüfen hem 23 Kasım 2022 Düzce Depremi’ni hem de 23 Nisan 2025 Silivri Depremi’ni kaydetmiştir. 

Bu kayıtlar, mühendislik açısından oldukça nadir ve kıymetli veriler sunmakta olup, deprem dinamiklerinin anlaşılmasına katkı sağlayacak düzeydedir.

ÖLÇÜM VERİLERİ VE GÖZLEMLER

Düzce Depremi’nin istasyona uzaklığı yaklaşık 200 km olup, cihaz depremden 40 saniye sonra tetiklenmiştir. Bu depremde kaydedilen en yüksek titreşim hızı (PPV) 11 mm/s olmuştur. 

Deprem kaynaklı sismik dalga yayılım hızı ise yaklaşık 4500-5000 m/s civarındadır. 

Silivri Depremi ise istasyona yaklaşık 100 km mesafededir ve cihazı 30 saniye sonra tetiklemiştir. Bu olayda kaydedilen titreşim hızı 5 mm/s olarak ölçülmüş, sismik dalga yayılım hızı ise yaklaşık 3000-3500 m/s olarak belirlenmiştir. 

Silivri Depremi titreşim ölçüm istasyonumuza daha yakın olmasına rağmen, Düzce Depremi çok daha yüksek bir titreşim hızı üretmiştir. 

Bu gözlem, yüzeydeki titreşim değerlerinin yalnızca mesafe ile değil, daha karmaşık jeolojik ve dinamik parametrelerle de ilişkili olduğunu ortaya koymaktadır.

DEĞERLENDİRME VE YORUMLAR

Silivri Depremi'nin daha kısa mesafede yer almasına rağmen, titreşim hızının Düzce Depremi’nden düşük çıkması mühendislik açısından dikkat çekicidir. 

Normalde, daha yakın bir depremde daha yüksek PPV (parçacık titreşim hızı) beklenir. Ancak burada görülen tersi sonuç, birkaç kritik parametre ile açıklanabilir:- Deprem Süresi: Düzce Depremi yaklaşık 30 saniye sürerken, Silivri Depremi yaklaşık 13 saniyede tamamlanmıştır. 

Daha uzun süren depremlerde daha fazla enerji açığa çıkar, bu da daha büyük yer titreşimlerine neden olur.- Deprem Kaynağının Yeri ve Dalga Yayılım Ortamı: Silivri Depremi deniz içinde meydana gelmiştir. Sismik dalgalar, boşluk, süreksizlik, su ve su altındaki gevşek zeminlerden geçerken yayılma hızını kaybeder. 

Düzce Depremi ise karasal bir kaynaktan çıkmış ve sismik dalgalar daha sağlam kayaçlardan geçmiştir.- Jeolojik Farklılıklar ve İstanbul Boğazı Asimetrisi: İstanbul Boğazı'nın doğu yakasında daha sağlam, masif kayaçlar bulunurken; batı yakası daha boşluklu, altere olmuş ve zayıf zemin birimlerinden oluşmaktadır. 

Bu zayıf zeminler dalga yayılımını yavaşlatır ve enerjiyi sönümler. Dolayısıyla Silivri Depremi’nin daha düşük titreşim hızı (PPV) üretmesinin temel nedenlerinden biri bu jeolojik farklılıktır. 

Sonuç olarak, bu kayıtlar göstermektedir ki; bir depremin hasar üretme potansiyeli yalnızca büyüklüğüne veya mesafesine değil; süresine, kaynak derinliğine, dalga yayılım ortamına ve yerel kaya-zemin koşullarına bağlı olarak değişmektedir. 

Bu tür mühendislik temelli ölçümler, yapı güvenliği, mikro bölgeleme, hasar analizi ve şehir planlaması açısından önemli bilimsel veriler sunmaktadır.

İSTANBUL DEPREMİ İÇİN ÇIKARIMLAR VE STRATEJİK ÖNERİLER

Her iki depremin büyüklüğü yaklaşık olarak 6.1 ve 6.2 düzeyindedir. İstanbul gibi yapı stoğunun çok nitelikli olmadığı bir metropolde, bu büyüklüklerdeki depremlerden sonra ciddi bir hasar kaydının bulunmaması ve ölçülen titreşim değerlerinin mühendislik sınırlarının oldukça altında kalması dikkat çekicidir. 

Bu durum, deprem dalgalarının hissedilmesine rağmen yapısal hasar üretme potansiyelinin düşük olduğunu göstermektedir. 

Ölçülen maksimum titreşim hızlarının (5 mm/s ve 11 mm/s) özellikle betonarme yapılarda kılcal çatlak dahi oluşturamayacağı; daha çok insanların hissettiği, fakatyapısal anlamda etkisiz seviyelerde kaldığı anlaşılmaktadır. 

Saha deneyimleri ve mühendislik literatürü, İstanbul’daki zayıf ve yaşlı yapılarda hasar oluşturabilecek eşik titreşim hızının yaklaşık 60 mm/s olduğunu göstermektedir. 

Bu değerlerin 100 mm/s üzerine çıkması ise taşıyıcı sistem deformasyonlarına ve yıkımlara yol açabilecek seviyelerdir. 

Dolayısıyla, İstanbul’da can ve mal güvenliğini ciddi şekilde tehdit edecek bir depremin, genel anlamda, büyüklüğü 6.5 üzeri ve merkez üssü şehre çok yakın olan depremler olacağı öngörülmektedir. 

Zayıf zeminli lokasyonlar dışında, daha küçük ölçekli depremlerin yaygın yıkıma neden olma ihtimali düşük görünmektedir. 

Bu bağlamda, İstanbul özelinde yapılacak deprem hazırlıklarının siyaset üstü bir yaklaşımla ve bilimsel verilere dayalı olarak planlanması elzemdir. 

Yerel ve merkezi yönetimlerin, 6-6.5 ve 6.5 üzeri büyüklükteki olası İstanbul depremi senaryolarını esas alarak;• Risk analizine dayalı,• Öncelikli bölgeleri belirleyen,• Aşamalı "A-B-C" planlamaları içeren,Afet öncesi, sırası ve sonrası bütüncül stratejileri kapsayan bir hazırlık sürecini yürütmeleri gerekmektedir. 

Bu bağlamda, Çekmeköy Hüseyinli istasyonunda elde edilen bu mühendislik temelli veriler; yalnızca bilimsel değil, aynı zamanda kamusal stratejiler açısından da kıymetli bir rehber niteliğindedir.

Prof. Dr. Ali Kahriman,
Dr. Öğr. Üyesi Sadettin Bağdatlı,
Öğr. Gör. E. Aysema Dondurmacı
İstanbul Okan Üniversitesi
Patlayıcı Mühendisliği Yüksek Lisans Programı

Bu yazı 43 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum